İLAMLı İCRA

İLAMLI İCRA

 

İkinci Bap

İlâmların İcrası

I - Para ve Teminattan başka Borçlar Hakkında İlâmların İcrası

 

İİK m. 24 - Taşınır teslimi

 

MADDE 24- Bir taşınırın teslimine dair olan ilâm icra dairesine verilince icra memuru bir icra emri tebliği suretiyle borçluya yedi gün içinde o şeyin teslimini emreder.

İcra emrinde; alacaklı ve borçlunun ve varsa mümessillerinin adları ve soyadları ile şöhret ve yerleşim yerleri, hükmü veren mahkemenin ismi ve hükmolunan şeyin neden ibaret olduğu, ilâmın tarih ve numarası ve icra mahkemesinden veya istinaf veya temyiz yahut iadei muhakeme yoliyle ait olduğu mahkemeden icranın geri bırakılması hakkında bir karar getirilmedikçe cebri icraya devam olunacağı yazılır.

Borçlu, bu emri hiç tutmaz veya eksik bırakır ve hükmolunan taşınır veya misli yedinde bulunursa elinden zorla alınıp alacaklıya verilir.

Yedinde bulunmazsa ilâmda yazılı değeri alınır. Vermezse ayrıca icra emri tebliğine hacet kalmaksızın haciz yoliyle tahsil olunur. Taşınır malın değeri, ilâmda yazılı olmadığı veya ihtilâflı bulunduğu takdirde, icra memuru tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunur.

Hükmolunan taşınırın değeri, borsa veya ticaret odalarından, olmıyan yerlerde icra memuru tarafından seçilecek bilirkişiden sorulup alınacak cevaba göre tâyin edilir.

İlgililerin bu hususta icra mahkemesine şikâyet hakları vardır.

 

İBK, 10.07.2017, E. 2017/2, K. 2017/3; 12.HD, 25.12.2017, E.2016/25096, K. 2017/16126; 12.HD, 11.06.2013, E.2013/12886, K. 2013/21811

İLAMA DAYALI BİR ALACAĞIN İLAMSIZ TAKİP KONUSU YAPILAMAYACAĞI İlamların Genel Haciz Yolu İle İlamsız Takibe Konu Edilmesinin İcra Hukukuna ve Yargılama Tekniğine Uygun Düşmediği - Bu Yola Başvurmakta Alacaklının Hukuki Yararının Bulunmadığı Gibi Borçlunun Hukuki Durumunun Ağırlaştırıldığı ve Taraflar Arasındaki Menfaatler Dengesinin Bozulduğu - İçtihatların "İlama Dayalı Bir Alacağın İlamsız Takip Konusu Yapılamayacağı" Yönünde Birleştirilmesine Karar Verildiği


12.HD, 30.11.2015, E. 2015/29585, K. 2015/29870

Alacaklının itirazın kaldırılması istemi, işin esasına girilmeden reddedileceğinden alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekmekle beraber anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın bu gerekçe ile düzeltilerek onanması yoluna gidilmesi gerekmektedir.


İBK, 14.04.1954, E. 1954/3, K. 1954/13

Kesinleşmiş Ceza Mahkemesi ilamlarının infazında, teslimi istenilen şeylerin yok olması halinde ve ilamda değeri gösterilmediği takdirde ürünlerin İcra ve İflas Kanununun 24. maddesi hükümleri dairesinde, değeri icra memuru tarafından tespit olunur.


İBK, 19.02.1947, E. 1946/15-1947-1, K. 1947/7

Konusu altın olan borçların edasında (yerine getirilmesinde) mislinin (benzerinin) piyasadan temin ve tedariki (bulunabilmesi) mümkün bulundukça milsen, aksi takdirde Borçlar Kanununun 83. maddesi gereğince vadenin hululü (bitimi) ve vadesi bulunmayanların da Kanunen muacceliyet kesp ettiği tarihindeki rayicinin esas tutulması gerekir.


HGK, 09.02.2011, E. 2010/12-684-1, K. 2011/50

Takip talebine rağmen icra emrinin farklı çıkarılmış olması takip talebindeki tahliye istemini hükümsüz hale getirmeyecektir. Her iki takibin dayanağı aynı ilamdır. Bu takip talebine rağmen icra müdürlüğünün takip talebinin gereğini yerine getirmemesine karşı yasal hakkını kullanmayan tarafın ayrı bir dosya da aynı talebini ileri sürmesinin mükerrer takip olduğunun kabul edilmesi gereklidir.


HGK, 20.10.2010, E. 2010/12-494-1, K. 2010/521

Aynen ifası mümkün olmayan taşınır malın bedeli borçludan istenebilir ancak faize hükmedilebilmesi için öncelikle borcun likit olması ve icra memurunca belirlenen bedelin borçluya muhtıra ile tebliğ edilmesi gerekir. Bu iki koşul yerine getirildiğinde borçlu temerrüde düşmüş sayılır ve ancak bu durumda faize hükmedilebilir.


HGK, 03.03.2010, E. 2010/12-124-1, K. 2010/110

5335 Sayılı Kanun ile 3095 Sayılı Kanunun 1. maddesinde yapılan düzenleme ile yeni hesap tarzının getirilerek T.C. Merkez Bankası'nın belirlediği reeskont oranları üzerinden faiz hesap yönteminin bırakılması, sadece 3095 Sayılı Kanun yönünden söz konusu olup; bu kanun dışındaki uygulamalar yönünden bankanın reeskont oranlarını belirleme yetkisi devam etmektedir. Gerek eldeki davadaki gibi hükme konu olması, gerekse taraflarca sözleşmede açıkça kararlaştırılmış olması hallerinde, TCMB'ca belirlenmekte ve ilan edilmekte olan reeskont oranı üzerinden faiz hesaplanabilecektir. Hükmün faize ilişkin bölümünün açıkça “Reeskont faizi” olarak adlandırılarak kurulmuş olmasına rağmen, yorumla bunun hükümde ifade edilmeyen yasal faizi ifade ettiğini kabule olanak bulunmamaktadır.


HGK, 08.07.2009, E. 2009/12-244-1, K. 2009/316

İcra Müdürlüğünün, takip dayanağı ilamın hüküm fıkrasında belirtilmese dahi, Yasanın açık hükmü gereğince, aynen ifası mümkün olmayan ve para borcuna dönüşen aracın değerini haciz tarihi itibariyle belirlemiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.


HGK, 06.07.2005, E. 2005/12-471-1, K. 2005/442

Anayasa'nın hükmüne göre kesin hükme bağlanan (kesinleşmiş) kamulaştırma bedellerinin ödenmemesi halinde, kararın kesinleşme tarihinden itibaren kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması talep edilebilir. Bir başka anlatımla henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelleri için anayasada öngörülen en yüksek faiz oranının uygulama alanı bulunmamaktadır.

 

İİK m. 25 – Çocuk Teslimi

 

MADDE 25- Çocuk teslimine dair olan ilâm icra dairesine verilince icra memuru 24 üncü maddede yazılı şekilde bir icra emri tebliği suretile borçluya yedi gün içinde çocuğun teslimini emreder. Borçlu bu emri tutmazsa çocuk nerede bulunursa bulunsun ilâm hükmü zorla icra olunur.

Çocuk teslim edildikten sonra diğer taraf haklı bir sebeb olmaksızın çocuğu tekrar alırsa ayrıca hükme hacet kalmadan zorla elinden alınıp öbür tarafa teslim olunur.

 

İİK m. 25/a - Çocukla şahsi münasebet tesisine dair ilâmın icrası

 

MADDE 25/a- Çocukla şahsi münasebetlerin düzenlenmesine dair ilâm hükmünün yerine getirilmesi talebi üzerine icra memuru, küçüğün ilâm hükümleri dairesinde lehine hüküm verilen tarafla şahsi münasebette bulunmasına mâni olunmamasını; aksi halde ilâm hükmünün zorla yerine getirileceğini borçluya 24 üncü maddede yazılı şekilde bir icra emri ile tebliğ eder. Bu emirde ilâm hükmüne aykırı hareketin 341 inci maddedeki cezayı müstelzim olduğu da yazılır.

Borçlu bu emri tutmazsa ilâm hükmü zorla yerine getirilir. Borçlu alacaklının şikâyeti üzerine ayrıca 341 inci maddeye göre cezalandırılır.

 

İİK m. 25/b - Çocuk teslimine ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair ilâmların icrasında uzman bulundurulması

 

MADDE 25/b- Çocukların teslimine ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair ilâmların icrası, icra müdürü ile birlikte Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından görevlendirilen sosyal çalışmacı, pedagog, psikolog veya çocuk gelişimcisi gibi bir uzmanın, bunların bulunmadığı yerlerde bir eğitimcinin hazır bulunması suretiyle yerine getirilir.

 

2.HD, 24.04.2013, E. 2013/7621, K. 2013/11312

Kendisine kişisel ilişki hakkı tanınan davalının, bu hakkını "çocuk teslimine" ilişkin ilamların icrasına göre infaz ettiremeyeceğine göre, kolluk birimlerine mi başvuracağı yoksa kişisel ilişki için, kararı veren mahkemeye mi müracaat edeceği belirsiz olduğu gibi, resmi yollarla kast olunanın kolluk birimleri olduğu kabul edilse bile, hangi yer kolluk biriminin görevli ve yetkili olacağı da belirsizdir. Bu haliyle "resmi yollarla tesisine" karar verilen kişisel ilişkinin infazı mümkün değildir. Hakim, infaza elverişli hüküm kurmak mecburiyetindedir. Kişisel ilişki için çocuğu teslim etmemeye veya bu amaçla teslim alındığında, kişisel ilişki süresi sonunda çocukları velayet sahibine geri vermemeye hukuki ve ceza sonuçlar bağlandığına göre, tarafların bu husustaki hak ve yükümlülüklerini açık, şüphe ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde bilmeleri gerekir. Bu gereklilik ise, infaza elverişli hüküm tesisini zorunlu kılar. Bu bakımdan kişisel ilişkinin infaz şeklinin karar yerinde gösterilmemesi doğru olmamıştır.

 

İİK m. 26 – Taşınmaz tahliye ve teslimi

1 - Borçlunun elinde ise

 

MADDE 26- Bir taşınmazın tahliye ve teslimine dair olan ilam, icra dairesine verilince icra müdürü 24 üncü maddede yazılı şekilde bir icra emri tebliği suretiyle borçluya yedi gün içinde hükmolunan şeyin teslimini emreder.

Borçlu taşınmazı işgal etmekte iken bu emri tutmazsa, ilamın hükmü zorla icra olunur.

Alacaklıya teslim olunan taşınmaza haklı bir sebep olmaksızın tekrar giren borçlu ayrıca hükme hacet kalmadan zorla çıkarılır.

Taşınmazın içinde bulunup da ilamda dahil olmayan eşya çıkarılarak borçluya teslim ve hazır değilse vekiline veya ailesi halkından veyahut müstahdemlerinden reşit bir kimseye tevdi olunur. Bunlardan da kimse bulunmazsa mezkûr eşya masrafı ileride borçluya ödetilmek üzere peşin olarak alacaklıdan alınıp emin bir yerde veya alacaklının yedinde hıfzettirilir ve icra dairesince hemen yapılacak tebligat üzerine borçlu eşyanın bulunduğu mahalde ise beş ve değil ise otuz gün içinde eşyayı almaktan veya masrafı ödemekten imtina eder yahut lüzum görülürse icra müdürü icra mahkemesinin kararıyla bunları satıp tutarından masrafı ifa eder. Fazla kalırsa borçlunun adına, Adalet Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikte nitelikleri belirlenen bankalardan birine yatırılır.

 

HGK, 22.02.1985, E. 1983/12-172, K. 1985/123

Kendisine kişisel ilişki hakkı tanınan davalının, bu hakkını "çocuk teslimine" ilişkin ilamların icrasına göre infaz ettiremeyeceğine göre, kolluk birimlerine mi başvuracağı yoksa kişisel ilişki için, kararı veren mahkemeye mi müracaat edeceği belirsiz olduğu gibi, resmi yollarla kast olunanın kolluk birimleri olduğu kabul edilse bile, hangi yer kolluk biriminin görevli ve yetkili olacağı da belirsizdir. Bu haliyle "resmi yollarla tesisine" karar verilen kişisel ilişkinin infazı mümkün değildir. Hakim, infaza elverişli hüküm kurmak mecburiyetindedir. Kişisel ilişki için çocuğu teslim etmemeye veya bu amaçla teslim alındığında, kişisel ilişki süresi sonunda çocukları velayet sahibine geri vermemeye hukuki ve ceza sonuçlar bağlandığına göre, tarafların bu husustaki hak ve yükümlülüklerini açık, şüphe ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde bilmeleri gerekir. Bu gereklilik ise, infaza elverişli hüküm tesisini zorunlu kılar. Bu bakımdan kişisel ilişkinin infaz şeklinin karar yerinde gösterilmemesi doğru olmamıştır.


3.HD, 04.10.2001, E. 2001/8710-172, K. 2001/8676

Kiracılığın tesbiti ve muazaranın önlenmesi isteğine ilişkin davada, mahkemece, taraflar arasında var olduğu kabul edilen kiracılığın davanın devamı esnasında tahliye ile hukuken veya kiracının başka mahalleye taşınması nedeniyle fiilen sona erip ermediği hususları üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.

 

 

İİK m. 27 - 2 - Taşınmaz üçüncü şahıs elinde ise

 

MADDE 27- Taşınmaz, üçüncü bir şahıs tarafından davadan sonra ve hükümden evvel tapuya tescil edilmiş bir akte müsteniden işgal edilmekte ise alacaklı borçlunun o şahsa karşı malik olduğu hakları haiz olur. Bu şıkkı ihtiyar etmezse borçlusuna karşı tazminat davası açabilir. Şu kadar ki suiniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı umumî hükümler mahfuzdur.

 

İİK m. 28 - Taşınmaz davalarında hükümlerin tapu sicil dairesine tebliği

 

MADDE 28- Taşınmaz davalarında davacının lehine hüküm verildiği takdirde mahkeme davacının talebine hacet kalmaksızın hükmün tefhimi ile beraber hulasasını tapu sicili dairesine bildirir. İlgili daire bu ciheti hükmolunan taşınmazın kaydına şerh verir. Bu şerh, Türk Medeni Kanununun 1010 uncu maddesinin ikinci fıkrası hükmüne tâbidir.

Taşınmaz davası üzerine verilen karar ileride davacının aleyhine kesinleşirse mahkeme, derhal bu hükmün hulasasını da tapu sicili dairesine bildirir.

 

17HD, 14.07.2011, E. 2011/5563, K. 2011/7537

Tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlu­nun aciz yada iflasından önce yaptığı ve as­lında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da iyiniyet kurallarına aykırılık sebebiyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dola­yısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İ.İ.K.'nun 28, 29 ve 30 maddelerinde düzenlenmiştir. An­cak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini haki­min takdirine bırakmıştır.

 

 

İİK m. 29 - Taşınmaz hakkındaki hükümden sonra yedin tebeddülü

 

MADDE 29- Hükmün tapu sicili dairesine bildirilmesinden sonraki tebeddüllerin icra muamelelerine tesiri olmaz. Hükümde gösterilen şey kimin elinde ise ondan alınıp alacaklıya teslim olunur.

Şu kadar ki, o yerde bulunan üçüncü şahıs bu malı borçludan teslim almış olmayıp onu doğrudan doğruya işgal etmekte bulunduğunu bildiren bir tapu sicili kaydı gösterirse mahkemeye müracaatla dava açması için kendisine yedi gün mühlet verilir. Bu müddet içinde dava açılırsa icra geri bırakılır.

 

12.HD, 07.07.1997, E. 1997/7745, K. 1997/8097

Tahliyesi istenen bu yeri işgal etmekte olan kişi hakkında, ilamın infazının yapılabilmesi İ.İ.K.'nun 27 ve 29. maddesinde yazılı şartların tahakkuku ile mümkündür. Müştekinin, karardan önceki bir tarihten beri her ne sebeple olursa olsun burayı işgal ettiği anlaşılırsa bunun hakkında açılan dava sonunda alınacak ilama göre icra takibi yapılması halinde tahliyesi mümkündür. Ancak işin mahiyetine göre duruşma açılarak, her iki tarafa iddialarını ispat yönünde delilleri toplanıp oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekir.


12.HD, 08.02.1982, E. 1982/521, K. 1982/954

El atmanın önlenmesi ilamının infaz sırasında üçüncü kişi ilam alacaklısı aleyhine tapu iptal davası açtığını bildirerek talepte bulunmuş ancak öngörülen şekilde bir tapu kaydı ibraz etmemiştir. Bu nedenle merciin şartları tahakkuk etmediğinden alacaklının şikayeti üzerine memurluk kararının kaldırıldığına dair karar doğru olup onanması gerekmektedir.


12.HD, 20.03.1979, E. 1979/2207, K. 1979/2419

Üçüncü şahsın ilamın icrasına ilişkin muameleye karşı şikayetinin İİK.nun 27 ve 29. maddelerine göre tetkiki gerekir. Bu itibarla müştekinin ilamda yazılı yerin kendisine ait olduğu ve bu maddede yazılı belgelerle ispat ve tevsik etmesi gerekeceği düşünülmeksizin ve müşteki üçüncü şahsın bu yerin kendisine verildiğine dair sözü geçen maddelerde yazılı belgeleri ibraz ettirilmeden yazılı nedenlerle şikayetinin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.


 

İİK m. 30 - 2 - Bir işin yapılmasına veya yapılmamasına dair olan ilâmlar

 

MADDE 30- Bir işin yapılmasına mütedair ilâm icra dairesine verilince icra memuru 24 üncü maddede yazılı şekilde bir icra emri tebliği suretile borçluya ilâmda gösterilen müddet içinde ve eğer müddet tayin edilmemişse işin mahiyetine göre başlama ve bitirme zamanlarını tayin ederek işi yapmağı emreder.

Borçlu muayyen müddetlerde işe başlamaz veya bitirmez ve iş diğer bir kimse tarafından yapılabilecek şeylerden olur ve alacaklı da isterse yapılması için lâzımgelen masraf icra memuru tarafından ehli vukufa takdir ettirilir. Bu masrafın ilerde hükme hacet kalmaksızın borçludan tahsil olunup kendisine verilmek üzere ifasına alacaklı muvafakat ederse alınıp hükmolunan iş yaptırılır. Muvafakat etmezse ayrıca hükme hacet kalmadan borçlunun kâfi miktarda malı haciz ile paraya çevrilerek o iş yaptırılır.

İlâm, bir işin yapılmamasına mütedair olduğu takdirde icra dairesi tarafından ilâmın hükmü borçluya aynı müddetli bir emirle tebliğ olunur. Bu emirde ilâm hükmüne muhalefetin 343 üncü maddedeki cezayı müstelzim olduğu yazılır.

Bir işin yapılmasına veya yapılmamasına dair olan ilâm hükmü yerine getirildikten sonra borçlu, ilâm hükmünü ortadan kaldıracak bir eylemde bulunursa, mahkemeden ayrıca hüküm almaya gerek kalmadan, önceki ilâm hükmü tekrar zorla yerine getirilir.



8.HD, 11.11.2014, E. 2014/1839, K. 2014/20630

Mahkemece, şikayetin niteliği itibariyle duruşma açılarak, taraf teşkili sağlandıktan ve varsa tarafların gösterecekleri deliller toplandıktan sonra, gerektiği takdirde takip dayanağı yapılan ilamda hükme esas alınan bilirkişi raporu ve eki krokinin mümkünse aynı bilirkişiler temin edilerek, mümkün değilse farklı kişilerle yerinde uygulanarak sonuca gidilmesi gerekirken, evrak üzerinde ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.


8.HD, 22.04.2014, E. 2014/6899, K. 2014/7841

Mahkemece, taleple bağlı kalınarak, brüt alacaklar nete dönüştürüldükten sonra 14.11.2012 tarihine kadar faiz hesabı yapılarak, bulunan faiz alacaklarının takip talebinde istenenden daha düşük olması halinde bu miktarların, aksi halde takip talebinde ki faiz miktarlarının dikkate alınarak sonuca gidilmesi gerekirken talep aşılarak, bilirkişi tarafından 20.11.2012 takip tarihine kadar ve takip talebinde istenen faiz miktarlarından daha yüksek hesaplanan miktarlar dikkate alınarak karar verilmesi isabetsiz olup, kararın bu yönlerden bozulması gerekirken yalnızca faizin hesaplanacağı tarih yönünden bozulduğu anlaşılmakla, borçlu vekilinin bu konulara ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü yoluna gidilmiştir.


12.HD, 11.07.2011, E. 2011/16459, K. 2011/14979

Her ne kadar ilama konu işin yapılması için gereken masrafın miktarı icra müdürlüğünce bilirkişi vasıtasıyla belirlenmemiş ise de mahkemece mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak ilama konu işlerin yapılması için gereken miktarın belirlenmesinden ve yapılan işlerin ilama uygunluğunun, bir diğer anlatımla icra müdürlüğünün işlemlerinin denetlenmesinden sonra oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken eksik inceleme ile ve infazı mümkün olmayacak biçimde yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir


12.HD, 19.09.2003, E. 2003/13572, K. 2003/17998

Takip konusu ilamın bozulması üzerine verilecek yeni karar nedeniyle, borçluya ikinci bir icra emri tebliğ edilmeden hesap tablosunun ve yenileme emrinin tebliği suretiyle takibe devam edilmesinde yasaya aykırılık olmadığından şikayetin reddine karar verilmesi gerekmektedir.


İİK m. 31 - İrtifak haklarına mütedair ilamlar

 

MADDE 31- Bir irtifak hakkının kaldırılmasına yahut böyle bir hakkın tahmiline mütedair ilam icra dairesine verilince icra müdürü 24 üncü maddede yazılı şekilde yedi günlük bir icra emri gönderir. Borçlu muhalefet ederse ilamın hükmü zorla icra olunur.


İİK m. 31/a - Gemilere ve bunlarla ilgili aynî haklara ilişkin ilamların icrası

 

MADDE 31/a- Bayrağına ve sicile kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın bütün gemilere ve bunlarla ilgili aynî haklara ilişkin kararlar, kesinleşmedikçe icra edilemez.

Sicile kayıtlı Türk gemilerine ve bunlarla ilgili aynî haklara ilişkin davalarda davacının lehine hüküm verilirse, mahkeme, davacının istemine gerek kalmaksızın, hükmün tefhimi ile birlikte özetini gemi sicili müdürlüğüne bildirir. Hüküm, gemi siciline şerh edilir. Davada verilen karar ileride davacının aleyhine kesinleşirse, mahkeme, bu hükmün özetini de gemi sicili müdürlüğüne derhal bildirir. Sicile kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın bütün yabancı bayraklı gemiler bakımından mahkeme, bu fıkrada öngörülen bildirimleri, geminin bayrağını taşıdığı devletin en yakın konsolosluğuna yapar. Hükmün gemi siciline şerh edilmesinden sonra geminin zilyetliğini elde eden kişi aleyhine yeni bir ilâm alınmasına gerek olmadan, üçüncü fıkraya göre işlem yapılır.

Bayrağına ve sicile kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın bir geminin tahliye ve teslimine ilişkin ilâm, icra dairesine verilince icra müdürü, bir icra emri tebliği suretiyle borçluya yedi gün içinde o geminin teslimini emreder. İcra emrinde; alacaklı ve borçlunun ve varsa temsilcilerinin adları ve soyadları ile yerleşim yerleri, hükmü veren mahkemenin ismi ile tahliye ve teslimine hükmolunan geminin kimliği, ilâmın tarih ve numarası ve icra mahkemesinden veya istinaf ya da temyiz yahut iadei muhakeme yoluyla görülmekte olduğu mahkemeden icranın geri bırakılması hakkında bir karar getirilmedikçe cebrî icraya devam olunacağı yazılır.

Borçlu, gemiye zilyet olduğu hâlde bu emri yerine getirmezse, ilâmın hükmü zorla tenfiz olunur. Borçlu geminin zilyedi değilse, alacaklı aşağıda yazılı seçimlik haklardan birini kullanabilir:

1. Alacaklı, geminin ilâmda yazılı değerinin alınmasını isteyebilir. Borçlu bu değeri ödemezse ayrıca icra emri tebliğine gerek kalmaksızın, söz konusu değer kendisinden haciz yoluyla tahsil olunur. Geminin değeri, ilâmda yazılı olmadığı ve taraflar bu değer üzerinde anlaşamadıkları takdirde, icra müdürü tarafından seçilecek bilirkişi heyetine tespit ettirilir. Bilirkişi heyeti geminin kıymet takdiri sırasındaki değerini esas alır.

2. Alacaklı, gemiye zilyet olan üçüncü kişiye karşı borçlunun sahip olduğu hakları kullanabilir. Şu kadar ki, üçüncü kişi, davadan sonra ve hükümden önce gemi siciline tescil edilmiş bir sözleşmeye dayanarak gemiye zilyet ise (1) numaralı bent hükmü uygulanır.

Alacaklıya teslim olunan gemiye haklı bir sebep olmaksızın tekrar giren borçlu veya üçüncü kişi, ayrıca hükme gerek kalmadan zorla çıkarılır.

Gemide bulunup da ilâma dahil olmayan eşya, çıkarılarak borçluya teslim ve bu kişi hazır değilse vekiline tevdi olunur. Bunlardan hiçbiri bulunmazsa mezkûr eşya, masrafı ileride borçluya ödetilmek üzere peşin olarak alacaklıdan alınıp emin bir yerde veya alacaklının yedinde hıfzettirilir ve icra dairesince hemen yapılacak tebligat üzerine borçlu eşyanın bulunduğu mahalde ise beş, değil ise otuz gün içinde eşyayı almaktan veya masrafı ödemekten kaçınırsa yahut gerek görülürse, icra müdürü, icra mahkemesinin kararıyla bunları satıp tutarından masrafı öder; fazlası kalırsa borçlunun adına, Adalet Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikte nitelikleri belirlenen bankalardan birine yatırır.

Sicile kayıtlı Türk gemileri üzerinde ipotek veya intifa hakkının kurulmasına veya kaldırılmasına ilişkin ilâm, icra dairesine verilince, icra müdürü, üçüncü fıkrada yazılı şekilde yedi günlük bir icra emri gönderir. Borçlu emri yerine getirmezse, ilâmın hükmü zorla icra olunur.

Gemiye ilişkin bir işin yapılmasına veya yapılmamasına dair olan ve önceki fıkra hükümlerine girmeyen ilâmların icrası hakkında 30 uncu madde uygulanır.

 

İİK m. 32 - II - Para ve Teminat Verilmesi Hakkındaki İlâmların İcrası

İcra emri ve muhtevası

 

MADDE 32- Para borcuna veya teminat verilmesine dair olan ilâm icra dairesine verilince icra memuru borçluya bir icra emri tebliğ eder. Bu emirde 24 üncü maddede yazılanlardan başka hükmolunan şeyin cinsi ve miktarı gösterilir ve nihayet yedi gün içinde ödenmesi ve bu müddet içinde borç ödenmez veya hükmolunan teminat verilmezse icra mahkemesinden veya istinaf veya temyiz yahut iadei muhakeme yolu ile ait olduğu mahkemeden icranın geri bırakılmasına dair bir karar getirilmedikçe cebri icra yapılacağı ve bu müddet içinde 74 üncü madde mucibince mal beyanında bulunması ve bulunmazsa hapis ile tazyik olunacağı, mal beyanında bulunmaz veya hakikata muhalif beyanda bulunursa hapis ile cezalandırılacağı ihtar edilir.

Yabancı devlet aleyhine başlatılan ilamlı icra takiplerine ilişkin icra emrinde uluslararası andlaşmalar saklı kalmak kaydıyla, borçlu devlete ait olan mallar hakkında cebri icra yapılabileceği hususu ayrıca ihtar edilir.

 

HGK, 25.06.2008, E. 2008/12-451, K. 2008/453

İlamların infaz edilecek kısmı hüküm bölümüdür. Diğer bir anlatımla hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. Bu nedenle sınırlı yetkili icra mahkemesince ilamın infaz edilecek kısmı yorum yolu ile belirlenemez. Yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca şikayetin icra emriyle talep edilen ilam vekalet ücreti ve yargılama gideri dışında kalan bölümü için kabulü yerine, yazılı gerekçelerle bu kısım içinde reddine karar verilmesi isabetsizdir.


HGK, 22.03.2006, E. 2006/12-92, K. 2006/85

İlamların infaz edilecek bölümleri hüküm bölümünde yer alan kısımlarıdır. Ancak, ilamla hükmedilse dahi hüküm bölümünün infazı kabil olması zorunlu olup yorum, tahmin, takdir yoluyla infaz kabiliyeti olmayan ilam hükmünün infazı sağlanamaz. Her zaman tek taraflı olarak temin edilebilecek okul taksitleri ve dershane ücretlerine ilişkin belgelere (kaldı ki ilamda dershane ücreti de yer almamaktadır.) dayanılarak (ayrıca alacak ilama bağlanmaksızın) ilamların icrası yoluyla takip yapılamaz.


12.HD, 15.01.2009, E. 2008/19535, K. 2009/553

Ödeme emrinin hangi hususları içermesi gerektiği İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği'nin 32. maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddede talepname ile birlikte icra müdürlüğüne sunulan sözleşme örneğinin ayrıca ödeme emri ekinde (borçluya tebliğ edileceği) yönünde bir hüküm bulunmamaktadır. O halde mahkemece istemin reddi yerine kabulü isabetsizdir.


12.HD, 28.09.2006, E. 2006/14258, K. 2006/17681

İcra takibinin dayanağı İcra Mahkemesi'nde düzenlenen bilirkişi raporudur. Alacaklının istemi İİK.nun 32. ve 38. maddelerinde yazılı nitelikte bir belgeye dayanmadığı için borçlunun itirazı kabul edilerek takibin iptaline karar verilmesi gerekir.

 

İİK m. 33 - İcranın geri bırakılması

 

MADDE 33- İcra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa veya imhal iddiası yetkili mercilerce re’sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icra geri bırakılır.

İcra emrinin tebliğinden sonraki devrede tahakkuk etmiş itfa, imhal, veya zamanaşımına dayanan geri bırakma istekleri her zaman yapılabilir. Bunlardan itfa veya imhale dayanan istekler mutlaka noterlikçe re’sen yapılmış veya tasdik olunmuş belgelere veya icra zaptına istinat ettirilmelidir.

İcra mahkemesi, geri bırakılma talebini reddettiği takdirde borçlu ancak istinaf veya temyiz yoluna başvuru süresi içinde alacağı karşılıyacak nakit veya icra mahkemesince kabul edilecek taşınır rehin veya esham veya tahvilât veya taşınmaz rehni yahut muteber bir banka kefaleti göstermek şartiyle istinaf veya temyiz yoluna başvurabilir. Borçlunun yeter malı mahcuz ise veya borçlunun talebi üzerine istinaf veya temyiz yoluna başvuru süresi içinde yeter malı haczedilmişse bu fıkrada yazılı teminatı göstermeye lüzum yoktur.

Borçlu olmadığı parayı ödemek mecburiyetinde kalan borçlunun 72 nci madde mucibince istirdat davası açarak paranın geriye verilmesini istemek hakkı saklıdır.

 

HGK, 3.12.2014, E. 2014/12-1822, K. 2014/999

İcra mahkemesi geri bırakılma talebini reddettiği takdirde borçlu ancak temyiz yoluna başvuru süresi içinde alacağı karşılayacak nakit veya mercice kabul edilecek taşınır rehin veya esham veya tahvilat veya taşınmaz rehni yahut muteber bir banka kefaleti göstermek şartıyla temyiz yoluna başvurabilir . Borçlunun yeter malı mahcuz ise veya borçlunun talebi üzerine temyiz yoluna başvuru süresi içinde yeter malı haczedilmişse bu fıkrada yazılı teminatı göstermeye lüzum yoktur.” düzenlemesinde açıkça temyiz yoluna başvurulması için teminat yatırılma koşulunun düzenlendiği karar düzeltme ile ilgili bir düzenleme bulunmadığı bu nedenle Hukuk Genel Kurulunca karar düzeltme isteminin incelenebilmesi için İİK 33/3.maddesindeki teminatın aranmayacağı sonucuna oybirliğiyle varılarak, ön sorun da bu şekilde aşılmıştır. Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440.maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiştir.


HGK, 14.05.2014, E. 2013/12-2463, K. 2014/662

Alacaklı, 30.01.2007 vade tarihli bonoya ilişkin olarak 05.02.2007 tarihinde takip başlatmakla TTK’nun 662. maddesi uyarınca kesilen zamanaşımı süresi bu tarihten itibaren yeniden işlemeye başlar. Takipte 3 borçlu bulunmakta olup, zamanaşımı hangi borçlu hakkında takip işlemi yapılmış ise o borçlu yönünden zamanaşımı kesilir ve talep tarihinden itibaren zaman aşımı süresi yeniden işlemeye başlar. Takip borçlusu S. Ü. ciranta olduğundan TTK 661/2 maddesi uyarınca 1 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. İcra dosyası içeriğinden, davalı alacaklı tarafından borçlu S. Ü. hakkında yapılan takip işlemleri gözetildiğinde, 1 yıllık zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu sonucuna varılmıştır. Hal böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.


HGK, 30.04.2014, E. 2013/12-1540, K. 2014/574

İlama dayalı takip borçlusu ( davacı ) İİK.nun 33/2.maddesine dayalı mahsup itirazında bulunarak icranın geri bırakılması isteminde bulunmuştur. İcra Mahkemesince borçlunun icranın geri bırakılması talebi reddedilmiş ve karar borçlu vekilince temyiz edilmesine karşılık kararı temyiz eden borçlu tarafından İİK.nun 33/3. maddesinde öngörülen teminatın yatırıldığı veya maddede belirtilen şekilde yeterli malın haczedildiği dosya kapsamından anlaşılmadığından davacının temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.


8.HD, 22.12.2014, E. 2014/2923, K. 2014/22622

Mahkemece, borcun takipten sonra ödendiğine dair sunulan adi yazılı belge altındaki imzanın alacaklıya ait olduğuna dair genel mahkemede alınan bir karar sunulmadığı sürece, Cumhuriyet Savcılığı'nca yapılan bir soruşturma ile ilgili olarak alınan rapora dayanılarak icranın geri bırakılmasına karar verilemeyeceği nazara alınarak, istemin reddine karar verilmesi yerine yazılı gerekçeyle kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.


8.HD, 11.09.2014, E. 2013/23255, K. 2014/15774

Borçlu tarafça 89/1. haciz ihbarnameleri ve haciz müzekkereleri gönderildiği iddia edilmiş ise de, gönderilen haciz ihbarnameleri ve müzekkereleri nedeniyle yapılan ödemeye ilişkin İİK'nun 33. maddesi kapsamında ödeme belgeleri ibraz edilmemiştir. Bu durumda Mahkemece, takibe dayanak ilamın karar tarihinden sonra İİK'nun 33. maddesi kapsamında ödeme belgeleri olup olmadığı borçlu tarafa açıklattırılarak ve varsa buna ilişkin deliller toplanarak İİK'nun 33.maddesi uyarınca yapılacak inceleme ile oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.


8.HD, 29.5.2014, E.2014/1876, K. 2014/10994

Alacaklı tarafından başlatılan takibe dayanak ilamın, takip tarihinden önce bozulmuş olması nedeni ile bu ilama dayalı takip başlatılamayacağı düşünülerek takibin iptaline karar verilmesi yerine icranın geri bırakılmasına karar verilmesi isabetsizdir.


8.HD, 28.04.2014, E. 2014/7894, K. 2014/8474

Mahkemece, TBK'nun 100. maddesi (BK'nun 84. maddesi) ve İİK'nun 33. maddesi gözetilerek Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde, bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle işlemiş faiz, icra vekalet ücreti ve takip masrafları dikkate alınarak borç miktarının belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.


12.HD, 05.03.2015, E. 2015/2040, K. 2015/4937

Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, 7006684 nolu, 13.12.2011 tanzim tarihli 17.932,25 TL bedelli kambiyo vasfındaki çek yönünden 6762 Sayılı TTK'nun 726. maddesinde öngörülen 6 aylık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, ibraz tarihi bulunmayan 7003831 nolu, 21.10.2011 tanzim tarihli, 25.000 TL bedelli çek yönünden 818 sayılı BK'nun 125.maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı dolmadığından istemin reddine, süresinde ibraz edildiği anlaşılan 7006684 nolu, 13.12.2011 tanzim tarihli 17.932,25 TL bedelli çek yönünden ise şikayetçi borçlu hakkında icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.


12.HD, 25.12.2014, E. 2014/25955, K. 2014/31657

Ödeme emrinin tebliğinden ve takibin kesinleşmesinden sonra alacaklı vekilince, icra takip dosyasında 18.11.2005 tarihinden 10.07.2008 tarihine kadar zamanaşımını kesen herhangi bir işlem yapılmadığı görülmüştür. Bu durumda, takibin kesinleşmesinden sonra icra takip dosyasında belirtilen tarihler arasında 6762 Sayılı TTK'nun 726. maddesinde öngörülen 6 aylık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, borçlunun zamanaşımı şikayetinin kabulü ile İİK'nun 71. ve 33/a maddeleri gereğince icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.


İİK m. 33/a - İlâmın zamanaşımına uğradığı iddiası

 

MADDE 33/a- İlâmın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmî vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir.

Alacaklı, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra, zamanaşımının vâkı olmadığını ispat sadedinde ve 7 gün içinde umumi mahkemelerde dava açabilir. Aksi takdirde icrası istenen ilâmın zamanaşımına uğradığı hususu kesin hüküm teşkil eder.

İcranın devamına karar verilmesi halinde 33 üncü maddenin son fıkrası burada da uygulanır.

 

12.HD, 18.12.2014, E. 2014/22980, K. 2014/30822

Alacaklının mahkemeye ibraz ettiği 01.07.2009 tarihli belge, İİK'nun 100. maddesine yarar bilgilerin toplanması istemine ilişkin olup, alacaklının bu talebi, takibin devamını sağlamaya yönelik bir icra takip işlemi niteliğinde olmadığından, zamanaşımını kesmez. Buna göre 25.02.2009 - 15.12.2009 tarihleri arasında zamanaşımını kesen herhangi bir işlem yapılmadığından, takip dayanağı çekin ibraz süresinin dolduğu tarih itibariyle uygulanması gereken mülga 6762 Sayılı TTK.’nun 726. maddesinde öngörülen 6 aylık zamanaşımı süresi geçmiştir. O halde mahkemece borçlunun sekiz adet çekten kaynaklanan alacak yönünden zamanaşımı şikayetinin kabulü ile İİK'nun 71/2. ve 33/a maddeleri gereğince icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, istemin tümden reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.


12.HD, 17.11.2014, E. 2014/20797, K. 2014/27419

Borçlu, bonoya dayalı borcun, takibin kesinleşmesi sonrasında zamanaşımına uğradığını ileri sürmüş olup, bu şikâyet yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca süreye tâbi bulunmamaktadır. O halde mahkemece işin esasının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, istemin süreden reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.


HGK, 06.03.2013, E. 2012/820, K. 2013/321

İcra aşamasında zamanaşımına ilişkin defi iki şekilde ileri sürülmektedir; birincisi takibin kesinleşmesinden önceki devrede gerçekleşen zamanaşımı defi, diğeri ise, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede gerçekleşen zamanaşımı defidir. Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte takibin kesinleşmesinden önceki zamanaşımı defi yasal 5 günlük şikâyet süresinde ileri sürülmesi gerekir. Takipten sonraki zamanaşımı defi ise süresiz olarak ileri sürebilecektir.


8.HD, 23.01.2015, E. 2013/21121, K. 2015/1477

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgulara göre, yukarıda sözü edilen 2013/45-44 sayılı icranın geri bırakılması kararına karşı alacaklının 7 gün içinde genel mahkemelerde dava açıp açmadığının araştırılması alacaklı tarafından genel mahkemelerde İİK.nun 33/a-2.maddesi uyarınca açılan bir davanın olmaması halinde alacağın zamanaşımına uğradığı hususunun kesin hüküm teşkil edeceği ve icranın geri bırakılması kararının, takibin iptaline ilişkin sonuçları doğuracağı ve icra dosyasındaki mevcut hacizlerin kalkacağı, alacaklı tarafından açılmış böyle bir dava varsa sonucunun istihkak davasında bekletici mesele yapılacağı dava sonuna kadar icra takibinin duracağı davanın kazanılması halinde duran icra takibine devam edileceği davanın kaybedilmesi halinde ise dosyadaki hacizlerin kalkacağının değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bozma neden ve şekline göre, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.


12.HD, 22.05.2019, E. 2018/7195, K. 2019/8853

İcra takip dosyasının incelenmesinde; 12.04.2005-11.09.2006 tarihleri arasında borçlu şirketler hakkında altı aylık zamanaşımı süresi içinde takibi ilerletmeye yönelik talepte bulunulmadığından Türk Ticaret Kanunu'nun ilgili maddesinde yazılı 6 aylık zamanaşımı süresi dolmuştur. O halde mahkemece, borçluların zamanaşımı şikayeti kabul edilerek icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdi


12.HD, 18.12.2017, E. 2016/25368, K. 2017/15698

Şikayete konu icra takip dosyasının incelenmesinde; borçlu yönünden 12/04/2004 tarihinde başlayan takiple zamanaşımının kesilmiş olduğu, yeniden başlayan zamanaşımı süresinin alacaklının 26/05/2004 tarihli haciz talebi ile tekrar kesildiği anlaşılmış ise de; bu tarihten itibaren alacaklının 20/09/2007 tarihli yenileme talebine kadar zamanaşımını kesen hiç bir işlem bulunmadığı görüldüğünden, adı geçen borçlu yönünden 3 yıllık bono zamanaşımı süresinin dolduğunun kabulü gerekir. O halde; mahkemece, borçlu yönünden icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekir.


12.HD, 9.5.2014, E.2014/10742, K.2014/13799

Takibe konu senetle ilgili olarak vade tarihinden şikayet tarihine kadar alacaklı tarafından zamanaşımını kesen işlemlerin yapıldığı ve üç yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından mahkemece istemin reddine karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı nedeniyle takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir. Öte yandan takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının oluşması halinde takibin şekline göre İİK.nun 170/b maddesi göndermesi ile olayda uygulanması gerekli aynı yasanın 71/2 ve 33/a-1 maddeleri gereğince icranın geri bırakılmasına karar verilir. Mahkemece yukarıda belirtilen madde hükmü uyarınca icranın geri bırakılması yerine, takibin iptaline karar verilmesi de doğru görülmemiş olup, mahkeme kararının bozulması gerekmektedir.


12.HD, 22.06.1968, E. 1967/805, K. 1968/475

Mahkemeden ihtiyati haciz kararı almak ve bunu uygulatmak, zamanaşımını kesmek için yeterli değildir. İhtiyati haciz işlemi yaptırmak ile takip talebinde bulunmak, ayrı ayrı sonuçlar doğuran hukuki işlemlerdir.

 

 

İİK m. 34- III. Müşterek Hükümler

İcranın nereden isteneceği

 

MADDE 34- İlâmların icrası her icra dairesinden talep olunabilir. Alacaklı yerleşim yerini değiştirirse takibin yeni yerleşim yerini icra dairesine havalesini istiyebilir.

 

İİK m. 35 - Takibin başlanması

 

MADDE 35- Takip, ilâmın icra dairesine tevdii ile başlar. İstiyen alacaklıya kayıt numarasını mübeyyin bedava ve pulsuz bir ilmühaber verilir.

 

İİK m. 36 - İcranın geri bırakılması için verilecek süre

 

MADDE 36- İlâma karşı istinaf veya temyiz yoluna başvuran borçlu, hükmolunan para veya eşyanın resmî bir mercie depo edildiğini ispat eder yahut hükmolunan para veya eşya kıymetinde icra mahkemesi tarafından kabul edilecek taşınır rehni veya esham veya tahvilât veya taşınmaz rehni veya muteber banka kefaleti gösterirse veya borçlunun hükmolunan para ve eşyayı karşılayacak malı mahcuz ise icranın geri bırakılması için bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan karar alınmak üzere icra müdürü tarafından kendisine uygun bir süre verilir. Bu süre ancak zorunluluk hâlinde uzatılabilir.

Borçlu, Devlet veya adlî yardımdan yararlanan bir kimse ise teminat gösterme zorunluluğu yoktur.

Ücreti ilgililer tarafından verilirse bölge adliye mahkemesi veya Yargıtayca icranın geri bırakılması hakkındaki karar icra dairesine en uygun vasıtalarla bildirilir.

Nafaka hükümlerinde böyle bir süre verilemez.

Bölge adliye mahkemesince başvurunun haklı görülmesi hâlinde teminatın geri verilip verilmeyeceğine karar verilir. Yargıtayca hükmün bozulması hâlinde borçlunun başvurusu üzerine, bozmanın mahiyetine göre teminatın geri verilip verilmeyeceğine mahkemece kesin olarak karar verilir.

Bölge adliye mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmesi veya Yargıtayca hükmün onanması hâlinde alacaklının istemi üzerine başkaca işleme gerek kalmaksızın teminata konu olan para alacaklıya ödenir. Mal ve haklar ise, malın türüne göre icra dairesince paraya çevrilir. İlâm alacaklısının teminat üzerinde rüçhan hakkı vardır.

 

İİK m. 37 - Haciz veya iflas istemek yetkisi

 

MADDE 37- İcra emrinde yazılı müddet geçtiği halde borcunu ödemiyenlerin malları haczolunur yahut borçlu iflasa tâbi eşhastan olupta alacaklı isterse yetkili ticaret mahkemesince iflasına karar verilir.

 

19.HD, 06.10.2005, E. 2005/7229, K. 2005/9616

İlama bağlanmış alacağın icra emri istenmesine rağmen ödenmemesi bir doğrudan iflas nedenidir. İcra emri tebliğinden sonra ilama bağlanmış alacağın ödenmemesi halinde alacaklı Ticaret Mahkemesinden borçlunun iflasına karar verilmesini isteyebilir. Alacaklı ilamlı icra takibine geçtikten sonra borçluyu iflas yoluyla takip etmek isterse takip şeklini, iflas yoluna çevirip iflas ödeme emrinin tebliğini istemesi gerekirdi. Davacının borçluya tebliğ ettirdiği iflas istemli takip talebine dayanan icra emri İcra ve İflas Kanunu hükümlerine uygun değildir.


19.HD, 24.11.2005, E. 2005/10461, K. 2005/11582

İlama dayanan alacak icra emri ile istenildiği durumda ödenmemişse iflasa tabi borçlunun iflası istenebilir. İflas davasına bakan mahkemece Türkiye'de ikametgahı veya mümessili bulunan borçlu dinlenmek için mahkemeye çağrılır. Borçlunun menfaatlerini koruyabilmesi için kendisine böyle bir fırsat verilmelidir. Mahkemece anılan hüküm gözetilmeden yazılı biçimde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.


19.HD, 02.12.2004, E. 2004/9611, K. 2004/11950

İİK. nun 37 ve 177/4. maddelerine dayanan iflas talebinde depo emri tebliğine gerek bulunmamaktadır.

 

İİK m. 38 - İlâm mahiyetini haiz belgeler

 

MADDE 38- Mahkeme huzurunda yapılan sulhlar, kabuller ve para borcu ikrarını havi re'sen tanzim edilen noter senetleri, istinaf ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler, ilâmların icrası hakkındaki hükümlere tabidir. Bu maddedeki icra kefaletleri müteselsil kefalet hükmündedir.

 

8.HD, 26.04.2016, E. 2014/23152, K. 2016/7700

Somut olayda ilamlı icra takibine konu edilen borç senetleri, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere mahalle muhtarı ve iki ihtiyar heyeti üyesi tarafından imzalanmıştır. Bu durumda dayanak senetlerin ilam niteliğinde bulunduğunun kabulü ile, diğer şikayet nedenleri incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir.


12.HD, 27.03.2017, E. 2016/13278, K. 2017/4652

İcra dairesindeki kefaletler, müteselsil kefalet niteliğinde olup, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tâbidir. İcra kefaletinin Borçlar Kanunu'na göre geçerli olmadığından icra emri gönderilemeyeceği şikayeti, takip konusu belgenin ilam hükmünde belge olmadığı şikayeti olup, süresiz şikayete tabidir. Buna göre, ilamlı icra takibine konu edilebilmesi, bir diğer ifade ile icra kefiline icra emri tebliğ edilebilmesi için, icra kefaletinin yasada öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerekir. Bu nedenle de, icra emri tebliği üzerine, şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurulması halinde, mahkemece, icra kefalet işleminin, ilamlı icra takibine konu edilip edilmeyeceği değerlendirilerek, ilamlı takibe konu edilemeyeceğinin belirlenmesi halinde, kefaletin geçersizliğine değil, bu kefalete dayalı olarak gönderilen icra emrinin ve varsa icra kefili sıfatı ile yapılan işlemlerin iptaline karar vermek gerekir.

 

İİK m. 39 - Zamanaşımı

 

MADDE 39- İlâma müstenit takip, son muamele üzerinden on sene geçmekle zamanaşımına uğrar.

Noter senedine müstenit takip, senedin mahiyetine göre borçlar veya ticaret kanunlarında muayyen olan zamanaşımlarına tâbidir.

 

İİK m. 40 - İcranın iadesi

 

MADDE 40- Bir ilâmın bölge adliye mahkemesince kaldırılması veya temyizen bozulması icra muamelelerini olduğu yerde durdurur.

Bir ilâm hükmü icra edildikten sonra bölge adliye mahkemesince kaldırılır veya yeniden esas hakkında karar verilir ya da Yargıtayca bozulup da aleyhine icra takibi yapılmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kesin bir ilâmla tahakkuk ederse, ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski hâline iade olunur.

Ancak üçüncü şahısların hüsnü niyetle kazandıkları haklara halel gelmez

 

12.HD, 04.10.1995, E. 1995/12254, K. 1995/12931

İİK.`nun 40. maddesinin uygulanması halinde ancak bu yöndeki muhtıranın takip alacaklısına tebliğ tarihinden itibaren faiz istenebileceği düşünülmeden ilamın kesinleşmesinden itibaren faize hükmedilmesi isabetsizdir.


12.HD, 24.09.1990, E. 1990/9271, K. 1990/8964

İcra tetkik merci kararının bozulması üzerine İİK.nun 40. maddesi hükmünün uygulanacaktır.


13.HD, 02.07.2003, E. 2003/3831, K. 2003/8994

Ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile alacağın tahsiline dair davanın, tashihi karar aşamasında bozulmasından sonra bu dosyanın davalısı tarafından bozmadan önce kararın icraen infazı ile ödenen miktarla ilgili olarak bir talepte de bulunulmadığından bu husus incelemeden ortaklığın satılarak tasfiyesine karar verilmiştir. Buna göre İ.İ.K.nu çerçevesinde icra dairesine başvurarak eski hale iadesi talep olunabilecek bir konu için davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararı yoktur. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek hüküm kurulması bozmayı gerektirir.


17.HD, 25.11.2008, E. 2008/3032, K. 2008/5497

ir ilam hükmü icra edildikten sonra nakzedilipte aleyhine icra takibi yapmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kesin bir ilamla tahakkuk ederse, ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski haline iade olunacağı hükmü gereğince icra memurluğu tarafından alacaklı davacıya tahsil edilen miktarın dosyaya geri yatırılması için ihtar gönderilmiştir. İcra memurluğunun ihtar yazısı davacıya 11.4.2007 tarihinde tebliğ edilmiş ve alacaklı bu davanın açılmasından sonra 18.4.2007 tarihinde ihtar edilen miktarı icra dosyasına iade etmiştir. Davanın açıldığı 16.4.2007 tarihinde davacının bu alacağı iade etmek zorunda olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının itirazın iptali veya alacak davası açmakta hukuki yararı olduğu sabittir. Mahkemece tarafların iddia ve savunmaları gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir.

 

İİK m. 41 – Umumi Hükümler

 

MADDE 41- Kanunun bu ikinci babında yazılı hükümlere mugayir olmıyan diğer hükümleri ilâma müstenit takiplerde de cereyan eder.

   

Açıklamalar


· Edaya ilişkin mahkeme kararlarında icra edilebilecek kısımlar hüküm fıkrasıdır. Mahkemelerin nihai kararları-eda hükmü içermesi gerekir. Tespit hükümlerinin icrai nitelikleri yoktur.

 

İlam niteliğindeki belgeler

 

·       Kanun tarafından belirlenir.

·    Kanunda takibe gerek olmadığı belirtilmişse, icra emri gönderilmeden doğrudan haciz işlemleri uygulanır.

1.      Mahkeme huzurunda sulhler, HMK m. 313-315

2.      Mahkeme huzurunda kabuller ve feragatler, HMK m. 307

3.      Kayıtsız şartsız para borcu ikrarını içeren düzenleme şeklindeki noter senetleri

4.      İstinaf ve temyiz kefaletnameleri

5.      İcra dairesindeki kefaletnameler

6.      Özel kanunlarda belirtilen ilam niteliğinde belgeler

 

Hüküm kesinleşmeden önce ilamlı icraya başvurma ve icranın durdurulması

 

·      Hükmün kesinleşmesi kural olarak şart değildir.

·      Bazı durumlarda kesinleşmeden icraya konulması mümkün değildir:

    1. Taşınmaz mal ve ilgili ayni haklara ilişkin kararlar

    2.  Kişiler ve aile hukukuna ilişkin kararlar (nafaka kararları istisnadır)

    3.  Yabancı mahkeme kararlarının tenfizi

    4.  Ceza mahkemesi ilamlarının yargılama giderlerine ilişkin hüküm fıkrası

    5.  Sayıştay ilamları

    6.  Menfi tespit davasını kazanan ve lehine tazminat hükmedilmesi halinde

    7.  Bütün gemiler ve bunlarla ilgili ayni haklara ilişkin kararlar

·     YK kararlarında da bazı hükümlerin kesinleşmeden icra edilemeyeceği karar verilmiştir. Örneğin,kira tespit davaları

·     TTK m. 33-34, tescil ve tescile itiraz üzerine verilen kararlar

·     Hakem kararları kesinleşmeden icra edilebilir.

 

İcranın Durdurulması

 

·   Kural olarak istinaf veya temyiz icrayı durdurmayacağından icrayı durdurmak isteyen borçlu, teminat karşılığında BAM veya Yargıtaydan icranın durdurulması kararı almalıdır.

·  BAM veya Yargıtay’a başvurduktan sonra borçlu, icra dairesinden kendisine süre verilmesini istemelidir.

      Gösterilen teminat ilamda belirtilen dışında bir şey ise borçlu ayrıca icra                          mahkemesinden bu teminatın kabul edildiğine dair yazı almalıdır.

·    Nafaka ilamlarının icrası teminat karşılığında dahi durdurulamaz.

 

İcranın İadesi

 

·    Kanun yoluna başvurulmuş, ancak icranın durdurulmasına karar verilmemişse BAM ilk derece mahkemesi kararını kaldırırsa veya Yargıtay’da hüküm hakkında bozma kararı verilmişse bu kararın icra dairesine verilmesi ile icra işlemleri olduğu yerde durur.

·   İstinafta kararın kaldırılması veya temyizde bozma, bozmadan önce yapılan işlemleri geçersiz hale getirmeyecektir.

·     İade için yeni bir karar verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi gerekir.

·     Eski hale iade yerine sebepsiz zenginleşme davası da açılabilir.

 

Takip Talebi

 

·      Genel yetki kuralları uygulanmaz, istediği icra dairesinden işlemleri yapabilir.

·      Takip talebinde 58. Madde kıyasen uygulanır.

·      Takip talebinde hangi yolu seçtiğini bildirmesi gerekmez.

·      İlam veya ilam niteliğindeki belgenin tarih, numarası ve özeti yazılır.

 

İcra Emri

 

·      Ödeme emri yerine icra emri gönderilir.

·      İlamın hüküm kısmı değiştirilmeden yazılmalıdır.

·      Ayrıca ihtar kısmı da yer alır.

·      Yargıtay, icra emrinin vekile tebliğ edilmesi zorunda olduğunu belirtmiştir.

 

İcranın Geri Bırakılması

 

·      Dava sonuçlanmadan önceki savunmalar dava sırasında öne sürülmelidir.

·      Hüküm verildikten sonra bu yola başvurabilir.

·      İlamlı icra takibi sırasında iptal ve talik prosedürü işletilebilir.

·   İcra Emrinin tebliğinden önce borcun itfa edilmiş, zamanaşımına uğramış veya       ertelenmiş (imhal) olduğu ileri sürülebilir.

·    Bu durumda 7 gün içinde icra mahkemesine başvurmalıdır. Elinde yetkili makamlarca resen düzenlenmiş veya onaylanmış veya alacaklı tarafından ikrar edilmiş belge olmalıdır. Zamanaşımı halinde belge gösterilmesine gerek yoktur. İlamdaki tarih esas alınır.

·     İtfa halinde borç sona bulur, imhal halinde takip ertelenir.

·   İcra emrinin tebliğinden sonraki sebeplere dayanılıyorsa bu durum takibin iptal ve    talikine benzer. Bu durumda herhangi bir süreye bağlı değildir.

·     Zamanaşımı dışında yine resmi belge ile ispatlanmalıdır.

·     Geri bırakma talebinin reddinin kanun yoluna götürülebilmesi teminat yatırılmasına         bağlıdır.

 

İlamın İcrası

 

·      Borçlu 7 gün içinde borcunu ödemezse borçlu iflasa tabi kişilerden ise alacaklı haciz       veya iflas yollarından birini seçebilir.

·      Alacaklı isterse doğrudan iflas talebi ile ticaret mahkemesine de başvurabilir.

·    Taşınırlar ile ilgili taşınır borçlunun elinde değilse değeri borçludan alınır. İlamda         yazılan değere bakılır. İlanda yazılı değilse bilirkişiye sorulur.

·     Taşınmazlar ile ilgili olarak;

    1. Aşama: Sicile bildirim: resen yapılır, talebe gerek yoktur

    2. Aşama: malın teslimi

·      Taşınmaz borçlunun elinde ise tahliye için icra memuru tarafından süre verilebilir.

·      Taşınmaz 3. Kişinin elinde bulunuyor ise;

    1. Eğer borçludan kiralamışsa

    2. Başka bir kişisen kiralamışsa

·      Davadan sonra ve hükümden önce tapuya tescil edilmiş bir sözleşmeye dayanarak işgal    edilmiş ise alacaklı borçlunun o sahsa karşı malik olduğu haklara sahip olur.

·      Hükmün tapu sicil dairesine bildirilmesinden sonraki işlemlerin icra işlemlerine bir          etkisi olmaz.

·      İrtifak hakları ile ilgili olarak gereği yapılmazsa ilam zorla yerine getirilir. Sicile gerekli   yazılar yazılır.

·     Gemiler hakkında 31/a maddesi uygulanacaktır.

·     Çocuk teslimi

·     Belirli bir işin yapılmasına ilişkin ilamlarda belirtilen süre ve şekilde işin yapılması ihtar edilir. Yapılmaz ise

·   İş başka bir kişi tarafından yapılabilecek bir iş ise bilirkişiye gidilerek masraflar   belirlenir,  bu masraflar borçludan alınarak yapılmasına alacaklı muvafakat ederse iş       yaptırılır.

·     Eğer kendisinin yapması gereken bir iş ise ve belirtilen sürede yapılmadıysa m. 343’e     göre cezalandırılır. Yapılmamasına ilişkin ilamlarda da durum aynıdır.


 


Yorumlar